Galileo Galilei'yi engizisyonda yargılanırken gösteren bir resim. |
Bilimsel Kuramlara Dinsel Çevrelerin Tepkileri:
Doğa olaylarını açıklayan bilimsel bir kuramın, bilimde geçerliliğini koruduğu sürece dinsel çevrelerce de benimsenmiş olmasında bir sakınca yoktur. Ancak, din çerçevesi içersine girince söz konusu bilimsel kuram donup kalıplaşır, dokunulmazlık kazanır. (Hatta kutsallaşır öyle ki bilimsel veriler ve kanıtlarla haklı sebeplerden ötürü terk edilmek zorunda kalınırsa orta çağda engizisyon mahkemelerinde yargılanmaya veya 21. yüzyılın pek çok kimsesi tarafından ateist olarak ilan edilmeye sebeptir.) İleride bu kuramın yanlış olduğu bilim çevrelerince anlaşılır ve terk edilmesi gerekirse, o zaman bir "din-bilim çatışması" kaçınılmaz olur.
(Din ve inanç ağırlıklı duyguları yoğunlukta olan ve dünya nüfusunun çoğunluğunu kapsayan bu insanlar, bu sebepten ötürü bilimin zaman zaman "Tanrı'nın işine karışmak" olduğunu iddia eder, bilimsel gelişmeleri "günah" olarak isimlendirir ve fazla olmalarının karşılarındaki kişiler üzerindey arattığı psikolojik ve toplumsal baskı ile kendilerinin aksini düşünen kişilerin başka dünyalarda(!) cezalandırılacaklarını öne sürerler. Halbuki biyolojik ve fiziksel olarak bulunmadığımız ve olup olmadığı hakkında emin olmadığımız bir yer için belli başlı yargılarda bulunmak, bir zamanların moda "cennetten tapulu arsa" zihniyeti ile birebir örtüşmektedir. Her ikisi de bilmediğimiz, görmediğimiz ve bulunmadığımız bir yere ilişkin son derece emin bir şekilde doğruymuş gibi kesin yargılardan oluşmaktadır.)
Bundan dolayıdır ki Kopernik kuramı, bilimsel açıdan yanlış olduğu anaşılan bir kuramın yerine gerçeğe daha yakın olduğu varsayılan yeni bir kuramın getirilmesi olayı iken, yukarıda yazılan sebepten ötürü bir din-bilim çatışmasına dönüşerek, Batı aleminde bir hayli sarsıntıya neden olmuştur.
* Yazının italik olmayan kısımları Metin Hotinli'nin 50 Soruda Büyük Patlama Kuramı isimli kitabından alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder